31 Mart 2023 Cuma
İZMİR – Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Başkanlığı, partinin İzmir milletvekili aday adaylarının kamuoyuna tanıtılması amacıyla Alsancak Tarihi Havagazı Fabrikası’nda tanıtım töreni düzenledi. Halka açık olarak düzenlenen tanıtım törenine partili yöneticiler de katılırken, depremde yitirilenler anısına saygı duruşunda bulunuldu. Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu için hazırlanan sinevizyon gösterimi yapılan törende, seçim kampanyasına dair görseller kamuoyuyla paylaşıldı.
‘HEP BERABER BU KARANLIĞA SON VERECEĞİZ’
Törende konuşan CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, aday adaylarını ve törene katılanları selamladı. Seçime 43 gün kaldığını söyleyen Aslanoğlu, Kütahya’nın plakasına dikkat çekerek, “Bugün Kütahya. İzmir’den Kütahya’ya selam olsun. Bugün 43 gün kaldı. Çok uzun süredir karanlığın içerisinde yaşıyoruz. Bu toplumu karanlığa boğdular. 15 mayıs sabahı şafak doğacak hep beraber aydınlıklara uyanacağız. Göreve geldiğimizde bu maratonun son 100 metresi demiştik. Çok uzun zamandır CHP tüm parti organlarıyla çalışıyor. Bu 1 günlük 10 günlük 100 günlük bir çalışma değil. Kampanya çoktan başladı. CHP örgütleri çok uzun zamandır iktidar için yürüyor. Bundan sonraki mücadelemizi bu birbirinden değerli aday adayı arkadaşlarımızla birlikte yürüteceğiz. Hep beraber bu karanlığa son vereceğiz. Ben biliyorum ki aday olsun ya da olmasın her bir CHP’li milletvekili olacakmış gibi son güne kadar çalışacak. Bundan tüm örgütümüz adımız kadar emin” ifadelerini kullandı.
‘TÜM ÖRGÜTÜMÜZ SOKAKLARDA’
CHP’nin İzmir’deki seçim çalışmalarına değinen Aslanoğlu, şunları kaydetti:
“Uzun süredir her gün tüm örgütümüz sokaklarda. Her gün öbek ev ziyaretleri yapıyor. Bundan sonra da her gün evlerde olmaya devam edeceğiz. İlçe başkanlarımız il yönetim kurulu üyelerimiz, kadın-gençlik kolları üyelerimizle belirlediğimiz bir milyon 125 bin seçmene bu 40 gün içerisinde kapı kapı gideceğiz. Her ilçede gece vardiyaları oluşturduk. Gece 12-8 ayakta olan yurttaşlarımızla yan yana çalışacağız. Vatandaşımız neredeyse biz orada olacağız. Her ilçede engelli ailelerini ziyaret edecek timlerimiz var. CHP İzmir’de bir çalışma yürütüyor. Kapı siyasetini, hangi sokaklara gideceğimizi, mesajları hocalarımız belirliyor. Biz 200 arkadaşımızla birlikte bu alanda olacağız. Kadın kollarımız dar gelirli vatandaşlarımızı tek tek ziyaret edecek. Bu ziyaretlerde hep birlikte çalışacağız.”
‘SİZE SÖZ BAHARLAR GELECEK, AYDINLIĞIN IŞIĞI SÖNMEYECEK’
Son olarak İzmir’de hedeflerinin yüzde 75 olduğunu vurgulayan Sinanoğlu, “Bu dönem partiye teveccüh yüksek. Toplum Kemal Kılıçdaroğlu’nu cumhurbaşkanı olarak görmek istiyor. Biz hep beraber Kemal Kılıçdaroğlu’nu 13’üncü cumhurbaşkanı yapacağız. Biz bu seçimi açık farkla alacağız. Bahsettikleri gibi küçük bir farkla değil. Bunu toplumun her kesiminden görüyorsunuz. Biz İzmir’de her 4 vatandaşın üçünün oyunu alacağız. Hedefimiz yüzde 75’i bu şehirde yakalamak. Son dönemde kadın haklarına saldırıları görüyorsunuz. İki oy uğruna yapmadıklarını bırakmıyorlar. Kadınlarımız bunu görüyor. Kemal Kılıçdaroğlu kazanacak, kadınlarımız, gençlerimiz, halkımız kazanacak. Size söz yine baharlar gelecek, size söz aydınlığın ışığı hiç sönmeyecek” dedi.
Konuşmanın ardından aday adayları sahne önünde törene katılanları selamladı. (DUVAR)
ANTALYA – 14 Mayıs’ta gerçekleştirilecek olan milletvekilliği seçimlerinde Antalya’dan 17 milletvekili seçilerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) görev yapacak.
Aday adaylığı başvurularının yapıldığı partilerde, gözler 9 Nisan’da Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) teslim edilecek aday listelerine çevrildi. Antalya’da 111 başvuruyla AK Parti başı çekerken, CHP de 109 isimle onu izledi. İYİ Parti, Antalya’da 76 aday adayı yarışacak. MHP’den ise 51 kişi başvuru yaptı. HDP’de ise aday adaylığı için başvurdu.
AK Parti ve CHP’nin kadın aday adayı başvuru sayısı 27, İYİ Parti’de 22, MHP ve HDP’de ise 9 oldu.
İLK KEZ E-TEMAYÜL YÖNTEMİ
Mevcut 7 milletvekilinin tamamının yeniden başvurduğu AK Parti’de, Antalya’da iki dönem büyükşehir belediye başkanlığı, bir dönem milletvekilliği yapan Menderes Türel de aday adayları arasında. Dikkat çeken isimler arasında AK Parti’nin iki dönem il başkanlığı görevini yapan ve istifa eden İbrahim Ethem Taş, Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keyik Yılmaz da yer alıyor. 15 yıla yakın süre Antalya Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü yapan İbrahim Acar ve iki dönem Kumluca Belediye Başkanlığı yapan Hüsamettin Çetinkaya’nın adı da aday adayları listesinde. Görme engelli Mert Yakışır da AK Parti’den aday adayı olan bir diğer isim. AK Parti, Antalya’daki aday listesini belirlemek için bu hafta pazartesi günü temayül yoklaması yaptı. Parti delegeleri ilk kez uygulanan ‘e-temayül’ yöntemiyle aday adaylarını oyladı. Temayül sonuçları açıklanmadı.
CHP ADAY ADAYLARINI TANITTI
CHP Antalya İl Başkanlığı’nın, Nazım Hizmet Kongre ve Fuar Merkezi’nde bugün düzenlediği tanıtım töreninde 109 aday adayı sahnede tanıtıldı. CHP’de başvuru yapanlar arasında mevcut ve eski milletvekilleri, geçmiş dönem il başkanları, STK başkanları, doktorlar ve turizmciler başı çekiyor. Eski il başkanlarından Ahmet Kumbul, Nusret Bayar ve Mustafa Erdem aday adayları listesinde yer alırken, geçmişte milletvekilliği yapmış Devrim Kök, Niyazi Nefi Kara, Tuncay Ercenk ve Arif Bulut da başvuru yaptı. Başvuruda bulunan isimler arasında Türkiye Barolar Birliği (TBB) eski Başkanı Metin Feyzioğlu ile aralarında yaşanan gerginlikle gündem olan Antalya Barosu eski başkanı Polat Balkan da yer aldı. Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Balık ve Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Sururi Çorabatır başvuranlar arasında bulunuyor.
KADIN ADAY BEKLENTİSİ VAR
Her seçim öncesi kadın aday tartışmalarının yaşandığı CHP’de, bu dönem seçilebilecek sırada en az bir kadın aday yer alacağına kesin gözüyle bakılıyor. Nilüfer Deveci, Antalya Kadın Kolları Başkanlığı; Aliye Coşar da Manavgat İlçe Başkanlığı görevlerinden istifa ederek milletvekili aday adayı oldu. Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün Türkiye Kurucu Başkanı avukat Emine Oya Özarslan ve Yörüklerin İl Hatunu Sibel Gezen başvuru yapan isimler arasında. Gazeteci ve önceki dönem Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Songül Başkaya, CHP milletvekilliği için başvuru yaparken, önceki seçimlerde Kocaeli milletvekili adayı olan gazeteci Ebru Küçükaydın da bu kez Antalya listesinde yer alan isimler arasında. Bir seçimde DYP’den, iki seçimde CHP’den Antalya milletvekili adayı olan ve geçmişte Muratpaşa Belediyesi meclis üyeliği yapan avukat Figen Albuga Çalıkuşu da yine CHP’den milletvekili aday adaylığı başvurusu yaptı. Deva Partisi Antalya İl Başkanı Selda Öner ise görevinden istifa edip milletvekilliği aday adaylığı başvurusu yaptı.
İYİ PARTİ’DE 76 ADAY ADAYI YARIŞACAK
Antalya’da 76 aday adayının yarıştığı İYİ Parti, 2 Nisan Pazar günü temayül yoklaması yapacak. Temayül yoklaması sonrasında listesini kesinleştirecek olan İYİ Parti’de, Demre Belediye Başkanlığı’ndan istifa eden Okan Kocakaya, eski il başkanı Mehmet Başaran, milletvekili Feridun Bahşi, Antalya Büyükşehir Belediyesi’ndeki genel sekreter yardımcılığı görevinden ayrılan Durmuş Ali Arslan, aday adayları arasında yer alıyor. Sosyal medyada ‘İlave TV’ adı altında yayınladığı videolarla tanınan Arif Kocabıyık da aday adayları arasında. Partinin Antalya Milletvekili Hasan Subaşı ise bu kez adaylık başvurusu yapmadı. 51 kişinin başvurduğu MHP’de, Antalya Milletvekili Abdurrahman Başkan’ın yanı sıra MKYK Üyesi İlknur Fidan ismi de dikkat çekiyor.
TİP KENDİ ADIYLA SEÇİME GİRİYOR
Bazı illerde seçime kendi adayları ve amblemiyle girme kararı alan Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenlerinden Türkiye İşçi Partisi (TİP) de iddialı seçim çalışmalarına başladı. MYK üyesi ve Antalya İl Başkanı Yunus Başaran ve çevre davalarıyla tanınan avukat Tuncay Koç, TİP’ten milletvekilliği için başvuru yaptı. Aday adayı listesinin açıklanmadığı HDP’de ise bir önceki dönemin il başkanı olan Muhsin Taşar’ın adaylık başvurusu yaptığı öğrenildi.
2018’de yapılan son genel seçimlerde 16 milletvekiliyle temsil edilen Antalya’da AK Parti 6, CHP 5, İYİ Parti 3, MHP ve HDP ise birer vekil çıkardı. İYİ Parti’den milletvekili seçilen Tuba Vural Çokal daha sonra AK Parti’ye transfer olunca, partinin vekil sayısı ikiye düştü. CHP eski genel başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın 11 Şubat 2013’teki vefatın ardından CHP’nin milletvekili sayısı ise dört oldu.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı’na yönelik silahlı saldırıya ilişkin açıklama yaptı. Saldırıyı lanetlediklerini belirten Çelik, ” İyi Parti’ye geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Siyaset kurumuna dönük her türlü taciz ve saldırının karşısındayız. Hiçbir provokasyon ve saldırı amacına ulaşamaz” dedi.
Açıklamasında İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i hedef alan Çelik, “Siyaset kurumunun bu saldırılara karşı kararlı ve sağduyulu bir duruş göstermesi önemlidir. Buna karşın Sn. Akşener’in bu saldırıdan sonra Sn. Cumhurbaşkanımızı suçlayan açıklaması ise sorumsuz ve provokotif bir yaklaşımdır” ifadelerini kullandı.
‘YAKIŞIKSIZ VE PROVOKATİF DİLİ KINIYORUZ’
Çelik, “Sn. Akşener’in Sn. Cumhurbaşkanımıza dönük kullandığı yakışıksız ve provokatif dili kınıyoruz” dedi.
Çelik’in açıklamaları şöyle:
“İyi Parti İstanbul İl binasına yapılan saldırıyı lanetliyoruz. İyi Parti’ye geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Siyaset kurumuna dönük her türlü taciz ve saldırının karşısındayız. Hiçbir provokasyon ve saldırı amacına ulaşamaz.
Siyaset kurumunun bu saldırılara karşı kararlı ve sağduyulu bir duruş göstermesi önemlidir. Buna karşın Sn Akşener’in bu saldırıdan sonra Sn Cumhurbaşkanımızı suçlayan açıklaması ise sorumsuz ve provokatif bir yaklaşımdır.
Sn. Akşener’in Sn. Cumhurbaşkanımıza dönük kullandığı yakışıksız ve provokatif dili kınıyoruz.
İyi Parti il binasına yapılan saldırının failleri ortaya çıkacaktır. Özellikle seçime giderken tüm provokasyonlara karşı ortak tutum alınması önemlidir. En güçlü iradeyle siyaset kurumuna dönük saldırılara karşı duracağız.
Bunun kadar önemli olan ise sorumsuz açıklamalar yaparak provokasyona katkı sağlamamaktır. Sn. Akşener doğrudan Sn. Cumhurbaşkanımıza karşı yakışıksız bir dil kullanarak maalesef bu saldırıyla amaçlanan provokasyona katkı sağlayabilecek bir açıklama yapmıştır.
Sn. Akşener şu anda bu saldırı karşısında tüm siyaset kurumunun ortak dayanışma tutumunun altını çizmelidir. Bu lanetli saldırıyı sorumsuz yaklaşımlarla siyasi kazanç malzemesi yapmaya çalışmak, birileri tarafından üretilmek istenen ortama katkı sağlamaktan başka işe yaramaz.
Siyasi partilere yapılan saldırılar karşı durulması gereken eylemlerdir, sorumsuz yaklaşımlarla siyasi rant üretme malzemesi değildir. Bu sorumsuz yaklaşımlarla kimse siyasi rant elde edemez.
14 Mayıs’ta ülkemizi için demokratik bir yarışla seçim gerçekleştireceğiz. Bu ortamı lekelemek isteyen provokasyonlara karşı olduğumuz gibi, sorumsuz açıklamalarla bunlara destek veren siyasi yaklaşımlara da karşıyız.” (HABER MERKEZİ)
CHP, neden Mücella Yapıcı’ya ya da Can Atalay’a (ya da Osman Kavala’ya[1]) değil de sadece Tayfun Kahraman’a milletvekilliği teklif etmiş? Gezi’nin Meclis’te temsil edilmesi gerektiğinden hareket etmişlerdir kuşkusuz! Bilindiği üzere temsil, genel olarak iki biçimde belirleniyor; seçilerek ya da atanarak. Belki de CHP yetkilileri Gezi Tutsakları’na haber gönderip “biz, sizlere Meclis’te temsil edilme kanalı açmak istiyoruz, kendi aranızda seçim yapıp lütfen bize bir isim belirtiniz” demiş de olabilir. (Keşke bu yöntemi izlemiş olsalar ve cezaevindekiler Tayfun’u seçmiş olsa!) Anlaşıldığı üzere CHP yetkilileri seçimi, atama usulü yapmışlar. Tayfun Kahraman’ın Gezi’yi temsil etmesinin, diğerlerine göre daha uygun olacağına karar vermişler.[2]
Anlaşılmıştır mutlaka ama yine de söylemek gerek; konu Tayfun Kahraman ya da diğer isimler değil, konu CHP zihniyeti. Toplumsal muhalefetin, bu zihniyetle bir sorunu var, pardon “bu zihniyetin, toplumsal muhalefet ile bir sorunu var” demek daha yerinde.
20 küsur yıllık AKP iktidarında toplumun sorunları azalmadığı gibi bir çığ gibi büyüdü. Ve bu sorunlara karşı mücadeleler de. Kürt halkının mücadelesi kuşkusuz başat. Batı’daki mücadelenin en belirgini ise Gezi İsyanı oldu. İstanbul Gezi Parkı’nda yakılan ateş tüm ülkeye yayıldı, AKP iktidarına yöneldi. Ve eğer FETÖ’nün desteği olmasa Erdoğan’ı alaşağı da edecekti. Sonrasında ise Gezi, yıllardır bu ülkedeki Adalet arayışının en öndeki mevziisi. Berkin Elvan ile Ali İsmail ile Ahmet Atakan ile Medeni Yıldırım ile… (Kılıçdaroğlu’nun “adalet yürüyüşü” bile bunun ilerisine geçemedi!).
Bugün Erdoğan, iktidardan gidecekse bunu sağlayan kökler Gezi’dedir ve adalet de geri gelecekse başlangıcı Gezi’yle yapmak zorundadır.
Kuşkusuz toplumsal muhalefet Gezi ile sınırlı değil. Dedik ya AKP, var olanları büyüttü, çıkarılmadık da sorun bırakmadı ve her sorun kendi muhalefetini yarattı. Kadın sorunundan işsizliğe, kentlerin yağmalanmasından doğa talanına, çocuk istismarından din bezirganlığına, işçi katliamlarından tren facialarına, …. doğal afetlerin yarattığı “sorunlar”, başlı başlına birer katliam.
OYUNU VER SEN, GERİSİNİ MERAK ETMESEN!
Neyse konumuza dönersek… Yurttaşlar, kendi sorunlarının ve ülkenin sorunlarının çözümü için ülke yönetimine katılmaya karar verdiklerinde bunu (ne yazık ki) siyasi partiler aracılığı ile yapmak zorunda kalıyorlar. Ve yine ne yazık ki siyasi partiler, sorunların muhataplarından oluşmuyor. Profesyonelleşmiş siyasetçiler (sınıfı) devrede. Onlar profesyonelleşmiş dilleri ve profesyonelleşmiş “eylemler”i ile aracılık yapıyorlar. Yani Soma maden işçilerinin sorunlarını anlatmak ve çözümünü bulmak bir maden işçisinin yapacağı iş(!) değil, bunu ancak ve ancak 24., 25., 26. ve 27. dönem Manisa milletvekilliği yapan ve 28. dönem de yapmaya devam edecek Özgür Özel yapabilir! Ya da fındık üreticisinin sesi, ancak ve ancak Ordu’nun eski belediye başkanı, 25., 26. ve 27. dönem Ordu milletvekili olan hatta yerel yönetimlerden sorumlu Seyit Torun olabilir.
Örnekler CHP’den doğal olarak! Çünkü diğerlerinin AKP’nin, MHP’nin, İYİP’in, Saadet’in, … böyle bir iddiası bile yok. HDP’yi ve olursa TİP’i bu eleştirilerden muaf tutmak zaten gerekli. Ancak CHP, sadece göstermelik temsiliyetlerle bu sorunların çözüm adresi olabileceğini varsaymakta. (Birkaç olumlu örneğin, Tayfun Kahraman gibi, bu genellemeyi değiştirmeyeceği aşikar). Oysa toplumsal sorunların çözümünün, o sorunla doğrudan yüzleşmiş ve çözümün parçası olmaya aday “kolektif özneler”le mümkün olduğu bilimsel bir gerçek.
Belki bu seçimde değişirdi! Yani ülkenin en kapsamlı mağdurlarının yaratıldığı 20 yıllık süreci değiştirme ve yeni bir “bahar getirme” iddiasında olanlar, belki ufak değişiklikler yapabilirdi. Belki Kadın Savunması’na dönüp “siz kadınlardan birini CHP sıralarında görmek istiyoruz, sadece ismiyle değil, programı ve mücadelesi ile” derlerdi. Belki Kuzey Ormanları Savunması’na dönüp “kuzey ormanlarını Meclis’e taşıyın ve Kanal İstanbul’u durdurmaya orada da yardım edin” derlerdi. Ya da mücadelenin içindeki maden işçilerine, fındık üreticilerine, zeytinliğinin başında nöbet tutanlara, … “aranızdan birilerini oy birliği ile seçin ve bize bildirin”, “o, sizin mücadelenizi, taleplerinizi ve çözümlerinizi Meclis’e taşısın ve orada artık vekil olacak AKP’li bakanlarla hesaplaşsın” derlerdi. Ama heyhat! Oyunu ver sen, gerisini merak etmesen!
Neden yapmaz CHP? Aslında yapamaz! Çünkü korkar, değişmekten, değiştirilmekten. Köhnemiş yapı sağlamcıdır. Gezi’ye övgüler düzülür ama onun siyasete müdahalesine engel olunur. Oysa toplumsal muhalefetin zenginliği, üretkenliği ve ileriye doğru değişimi zorlaması belki (belki değil hatta) CHP’yi yenileyecektir.[3]
Bu tarz 9 Nisan’a kadar değişir mi? Değişmez. (Çünkü “ekipler”in kendi adamlarını, listelerde ön sıralara geçirme atraksiyonları her şeyden daha önemli.) Değiştirilir mi? Aslında birkaç yolu mevcut. Muharrem İnce bize bu yollardan birinin “başlangıcını” gösterdi. Anlaşılan o ki aynı “torna”dan çıktığı için herkesten daha iyi tanıyor CHP kastını!
İNCE’NİN İNCELİKSİZLİĞİ
Muharrem İnce’yi bu kadar gündem yapan, “değerli” kılan nedir? CHP’den “bir parça” koparacak olması, yoluna “taş” koyması. Eğer işin başında, hadi diyelim ki Partisini kurduktan sonra “Kılıçdaroğlu aday yapılırsa destek oluruz” deseydi, şimdi bu kadar “değerli” olur muydu? Oysa şimdi Milli Eğitim Bakanlığı’nın verileceği konuşuluyor. Hatta seçim ikinci tura kalır da ikinci turda Kılıçdaroğlu seçilirse “kahraman” ilan edilir.
Aynı taktiği toplumsal muhalefetin farklı aktörleri de uygulasaydı, emin olalım ki şu ankinden çok daha “değerli” olurlardı. İnce örneği ortada! Somalı bir madenci cumhurbaşkanlığına aday olsaydı (ki 100 bin işçi mutlaka imza verirdi), Özgür Özel “vaz geçirmek” için ne vaatlerde bulunurdu? Ya da bir fındık üreticisi ya da barınamayan bir üniversiteli. Hele bir de kadın mücadelesinin çıkaracağı bir aday, maazallah CHP’ye “bile” yüzde 50 kadın kotasını kabul ettirirdi.
Sonuç; klasik cümle ile “ülke tarihinin en önemli seçimi”, nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, CHP ile solun (sosyalistlerin) kulvarlarının belirgin çizgilerle ayrışması zorunlu olacak. Kılıçdaroğlu’nun kazanması ya da kaybetmesi sadece biçim değişikliği yaratacak. Kazanırsa kimsenin şüphesi olmasın ki CHP, herkesten daha çok devletçi olacak. Kaybederse de post kavgası. Solun pazarlıkçı, lütuf bekleyen ve incelikli tarzı da fiili olarak tıkanacak.
Diğer yandan, gerek Emek ve Özgürlük İttifakı’nın oluşumu gerekse de TİP’e gösterilen “ilgi” ve elbette Demirtaş’ın politik müdahaleleri, Soldaki sürecin gelişebileceğini gösteren önemli dinamikler.[4] Ve kuşkusuz seçimin hemen ertesi gününden itibaren yapılacak müdahaleler de ülke tarihinin yeni döneminde “sol gelecek” için belirleyici olacak…
NOTLAR:
[1] Kavala’ya teklif edilmemesinin nedeni anlaşılabilir! Erdoğan bütün seçim propagandasını onun üzerine kurardı; “Sorosçu Kavala, koruyucusu Kılıçdaroğlu”.
[2] Belki de bu tercihin Gezi ile hiçbir alakası yoktur. İmamoğlu’nun suçluluk duygusu ile gönül alma çabasından ibarettir.
[3] Hatta daha ileri gidip söylenmeli ki CHP, kendi içerisinde bir “sosyalist hizbin” örgütlenmesinin önünü açmalıdır. Çünkü sosyalist politikalar, sosyalist etik, sosyalist bakış sosyal demokrasiyi geliştirir, her şeyden önce “denetler”.
[4] Bu arada eklemek gerekir ki sol adına akıl veren ve tutum alan bütün aktörlere ilişkin eleştirilerin, “mahallenin baskısıyla” üzeri örtülmüş durumda şimdilik. Seçimden sonra (hele hele başarısızlıklar) unutulur mu?!
Mardin’in Artuklu ilçesine bağlı Dara kırsal mahallesinde bulunan ve tarihi Milattan Önce (M.Ö.) 500’lü yıllara dayanan Dara Antik Kenti’ne beton bina inşa edildi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, söz konusu yapı için “Mardin Dara Örenyeri Ziyaretçi Karşılama Merkezi ve Çevre Düzenleme İşi” adı altında ihale gerçekleştirdi. İhale, 5 milyon 910 bin TL bedelle DE-HAY İnşaat isimli firmaya verildi. İhale sonrası yapının kaba inşaatı tamamlandı. SİT Alanı olan tarihi bölgede “Karşılama Merkezi” adı altında yapılan beton yapı, ziyaretçilerin tepkisini çekiyor.
PARKE TAŞI DÖŞENİYOR
Mezopotamya Haber Ajansı’nda yer alan habere göre, betonarme yapının yanı sıra tarihi kaya mezarlarının bulunduğu yerde çevre düzenlemesi yapılıyor. Burada da parke taşları kullanılıyor.
Dara Antik Kenti çevresinde bulunan araziler de daha önce kayyım yönetimindeki Mardin Büyükşehir Belediyesi tarafından imara açılmak istenmişti. Ancak itirazlar üzerine imar planlaması geçici olarak durdurulmuştu.
MİMARLAR ODASI’NDAN AÇIKLAMA
Tarihi alandaki uygulamalara tepki gösteren Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı Mimarlar Odası Mardin Şubesi, yazılı açıklama yayınladı. Dara Antik Kenti’nde yeni alanların açığa çıkarılması için hiçbir çalışmanın yapılmadığına dikkat çekilen açıklamada, “Tarihi kent adeta kaderine terk edilmektedir” denildi.
Açıklamada, “Karşılama merkezi adı altında yapılmaya başlanan yapı, bu varoluş mücadelesinin kalbinde derin yaralar açmaktadır. Birinci Derece Arkeolojik Sit Alanı olan antik kentte tarihle bağdaşmayan, arkeolojik sit alanları için geçerli olan fen ve sanat kurallarını altüst eden yapı, kentimizin tarihine gölge düşürmektedir. Bu durumdan antik kentimizin yerleşim alanlarında hayatını idame eden mahalleli ve antik kente gelen ziyaretçiler de ciddi anlamda rahatsızlık duymaktadır” ifadelerine yer verildi.
Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü ve Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun antik kente yapılması planlanan bu tür bir yapıya izin vermesine tepki gösterilen açıklamada, devamla şunlar belirtildi: “Birinci Derece Arkeolojik Sit Alanı olan koca bir antik kentte bu şekilde bir projeye onay vermek akıl alır gibi bir durum değildir.” Açıklamada, “Bu durumun düzeltilmesi için derhal gerekli adımları atması gerekmektedir” çağrısına yer verildi. (HABER MERKEZİ)